Soğuk bir New York gecesinde Nick elinde trompeti, Grand Central tren istasyonunda ertesi gün katılacağı seçmeye hazırlanmaktadır. Otele verecek beş kuruşu yoktur. Bu sırada yanından hızla koşup geçerken telefonunu düşürüp kıran Brooke ise Boston’a giden son treni kaçırmamak için elinden geleni yapsa da başarısız olur. Son tren kalkıp da istasyon kapatılınca kendilerini soğuk New York gecesinin ortasında bulan ikilinin gidecek yeri yoktur. Nick, telefonu kırılan, üstüne de çantasını çaldıran Brooke’un kocasından önce eve varmasını sağlayıp kahraman olmak ister; bu sayede yüzleşmekten kaçtığı kendi sorunlarından da uzaklaşacağını umuyordur. Geri dönülmez bir yola girdiğini bilen Brooke ise, Nick’in hayatında ufak değişiklikler yapmasına yardımcı olarak, bu yeni tanıştığı adamı mutlu etmek ister. Ancak çok uzun sürecek bu gecede kahramanlarımız başka yerlerde aradıkları her şeyin aslında yanı başlarındaki kişide olduğunu fark edeceklerdir…